![]() |
| Olumlu Düşünmenin Gücü: |
Zihnimiz zaman zaman olumsuz düşüncelerle dolup taşabilir. Yetersizlik hissi, hayatın yükü, bitmeyen sorunlar… Çoğu kişi, bu zihinsel karanlıktan çıkmak için büyük değişiklikler yapması gerektiğini düşünür. Oysa dönüşümün başlangıcı, çoğu zaman bakış açısında yapılan küçük ama köklü bir değişimdir.
Norman Vincent Peale’in yıllardır ilham kaynağı olmaya devam eden “Olumlu Düşünmenin Gücü” kitabı tam da bu noktaya temas eder. Kitap, “pozitif ol” klişesinin ötesine geçen, hayatı yeniden kurmayı mümkün kılan beş radikal ilke sunar.
Aşağıda bu sarsıcı dersleri, günümüz psikolojisiyle uyumlu ve uygulanabilir bir şekilde bulacaksınız.
1. En Karanlık Anda Bile Sandığınızdan Çok Daha Zenginsiniz
Her şeyini kaybettiğini düşünen bir adam, yazardan yardım ister. “Geriye hiçbir şey kalmadı” der. Yazar ona yalnızca bir defter alıp hâlâ sahip olduğu şeyleri yazmasını söyler. Adam önce “yazacak hiçbir şey yok” diye diretir, fakat sorular geldikçe liste uzar:
- 30 yıldır yanında olan eşi
- Üç çocuğu
- Destekleyen dostları
- Temiz bir vicdan
- Sağlıklı bir beden
- Yaşadığı ülkeye duyduğu sevgi
- İnancı
Bu liste, adamın perspektifini tamamen değiştirir. "Durumum bu kadar da kötü değilmiş," der. Çünkü büyük krizlerde en çok unuttuğumuz şey basittir: Sahip olduklarımız.
Bugün zorlandığınız bir konuda, görmezden geldiğiniz üç temel varlığınızı yazabilirsiniz. Bu pratik, modern psikolojide “bilişsel yeniden çerçeveleme” yönteminin en sade hâlidir.
2. Sizi Yöneteni Olaylar Değil, Olaylara Verdiğiniz Tepkidir
Olayları kontrol etmek zordur; fakat olaylara verdiğiniz tepki tamamen sizin seçiminizdir. Kitapta verilen güçlü metafor bunu gösterir:
Bir yönetici, çalışanlarının zihnindeki olumsuz düşünceleri “elektrik süpürgesiyle çeker gibi” çıkarır ve yerine bilinçli olarak olumlu bakış açılarını koyar.
Bu benzetme, tepki seçme gücünü anlatır. Sorun değil, sorunla kurduğunuz ilişki hayatınızın yönünü belirler. Öfke, panik ve pes etmek birer tercihtir; sakinlik, çözüm odaklılık ve sabır da öyle.
Bugün kontrol edemediğiniz bir durumla karşılaştığınızda, kendinize sadece şunu sorun: “Şu an verebileceğim en yapıcı tepki nedir?”
3. Hayattaki Başarı, Okul Karnesindeki Notlarla Ölçülmez
Toplumun dayattığı yaygın bir yanılgı vardır: Okulda iyi not alan insanlar hayatta da başarılı olur. Ancak gerçek hayatta bu denklem sık sık tersine döner.
Kitapta verilen gözlem çarpıcıdır:
“Okulda sürekli ‘C’ alan birçok insan, iş hayatında ‘A’ almayı başarıyor.”
“Okulda sürekli ‘C’ alan birçok insan, iş hayatında ‘A’ almayı başarıyor.”
Çünkü hayat; yaratıcılık, azim, esneklik, iletişim becerisi, risk alma cesareti gibi sınıflarda ölçülemeyen özellikler ister. Kalite hayatta belirir, not kâğıdında değil.
Kendi hayatınıza bakıp okulda ölçülmeyen üç yeteneğinizi belirlediğinizde, başarı tanımınızı yeniden yazmış olursunuz.
4. Mutluluk Bir Hedef Değil, Her Gün Verilen Bilinçli Bir Karardır
Mutluluğu geleceğe erteleyen cümleler çok yaygındır:
“Şu işi bitireyim, mutlu olacağım.”
“Emekli olunca huzur bulacağım.”
“Şu işi bitireyim, mutlu olacağım.”
“Emekli olunca huzur bulacağım.”
Oysa kitabın anlattığı yaşlı adam, bu yanılgıyı tek bir cümleyle kırar:
“Her sabah uyandığımda bir seçim yapıyorum: Mutlu olabilir ya da mutsuz olabilirim. Ben mutlu olmayı seçiyorum.”
“Her sabah uyandığımda bir seçim yapıyorum: Mutlu olabilir ya da mutsuz olabilirim. Ben mutlu olmayı seçiyorum.”
Bu, mutluluğu dış etkenlerden iç kontrolümüze taşıyan radikal bir fikir. Psikolojide buna bilişsel seçim denir. Dış dünya değişmese bile iç dünyayı yönetebilme becerisidir.
Yarın sabah uyandığınızda kendinize basit bir cümle söyleyin:
“Bugün mutlu olmayı seçiyorum.”
Bu seçimin günün geri kalanında yarattığı etki şaşırtıcı olabilir.
“Bugün mutlu olmayı seçiyorum.”
Bu seçimin günün geri kalanında yarattığı etki şaşırtıcı olabilir.
5. İmkansız Görünen Hedeflere Ulaşmanın Sırrı: Önce Yüreğini Oraya At
Bir trapez sanatçısının öğrencisine verdiği öğüt, motivasyon psikolojisinin en güçlüsü olabilir:
“Yüreğini trapeze at, vücudun onu takip eder.”
“Yüreğini trapeze at, vücudun onu takip eder.”
Bu metafor, büyük hedeflerin teknik becerilerden önce inanç ve adanmışlık istediğini gösterir. Spor psikolojisinde “görselleştirme” (visualization) tekniklerinin temelinde de bu vardır:
Bir şeyi zihinde sahiplenmek, fiziksel eylemlerin kapısını açar.
Bir şeyi zihinde sahiplenmek, fiziksel eylemlerin kapısını açar.
Korktuğunuz bir hedef düşünün. Şimdi o hedefe ulaştığınız anı, duygularıyla birlikte gözünüzün önüne getirin. Zihinsel sahiplenme, eylemin ilk adımıdır.
Sonuç: Düşünce Biçiminiz Değiştiğinde, Kaderinizin Yönü de Değişir
Bu beş ders bir bütündür.
- Sahip olduklarınızı fark etmeniz (1),
- Tepkilerinizi yeniden seçme gücünü (2) doğurur.
- Bu yeni zihinsel temel, başarı tanımınızı değiştirebilir (3).
- Mutluluğun bir sonuç değil, bir karar olduğunu gösterir (4).
- Sonunda hayal edemediğiniz hedeflere bile adım atma cesareti verir (5).
Düşünceleriniz duygularınızı, duygularınız eylemlerinizi, eylemleriniz ise kaderinizi şekillendirir. Bugün vereceğiniz tek bir zihinsel karar, yarın kuracağınız hayatın yönünü belirleyebilir.

Yorumlar
Yorum Gönder