![]() |
Gerçek Kimliğini Hatırlamak: Düşünceler mi Gerçek, Sen mi? |
Bazı sorular vardır ki, bir kez sorulduğunda hayatın tüm akışını değiştirme gücüne sahiptir. Belki de bu soruların en temel ikisi şunlardır: "Ben kimim?" ve "Gerçekten düşündüğüm şeyler bana mı ait?" Modern çağın getirdiği yoğun bilgi bombardımanı altında, zihnimiz sürekli bir veri akışına maruz kalıyor. Televizyonlar, telefonlar, sosyal medya… Hepsi adeta ortak bir amaca hizmet ediyor: bizi düşünmekten alıkoymak ve belirli tanımların içine hapsetmek. Ama burada asıl mesele şu: Eğer düşünceler sana ait değilse, kimliğin gerçekten sana ait olabilir mi?
Gerçekliği Kim Belirliyor? Bir Durum Analizi
Hayatımızda karşılaştığımız olayları düşünelim. Çocuğunuz okula gitmiyor, anında zihninizde bir düşünce beliriyor: "Bu büyük bir sorun." Peki ya değilse? Belki de bu sadece bir durumdur, bir olasılık, geçici bir tercih...
Ancak biz düşündükçe, zihnimiz bu durumu büyütür. Sorun devleşir, duygular yoğunlaşır. Sonra o "küçük olay" bir çatışmanın, bir öfkenin ya da yanlış bir kararın başlangıcına dönüşebilir. İşte tam da burada durmalıyız. Ve kendimize sormanın tam zamanı: “Bu gerçekten gerçek mi?” Yoksa sadece zihnimin bana oynadığı bir oyun mu?
Zihnin Tanımladığı Şey Sen Değilsin
Zihin etiketlemeye bayılır: "Ben öğretmenim," "Ben başarılıyım," "Ben şu şirketin yöneticisiyim," "Ben annesiyim." Oysa sen hiçbir zaman bu tanımlarla sınırlı kalmadın. Bunlar geçiciydi, tıpkı birer rol gibi. Asıl "sen", tanımlanamaz olandı.
Zihin, tanımlayamadığı şeyden korkar ve bu yüzden onu bastırmaya çalışır. Ama içindeki o sessiz varlık, her zaman orada. Sessiz ama güçlü. Ve sürekli bize hatırlatır: “Ben sadece düşündüğüm kişi değil değilim. Düşüncelerimin ötesinde bir ‘ben’ var.”
Gerçek Liderlik Nedir? Kendine Liderlik Etmek
Liderlik, sadece başkalarını yönetmekle sınırlı değildir. Asıl liderlik, kendi iç dünyanı tanımakla başlar. Görmeden önce inanmak, başlamadan önce tamamlamak ve geleceği bugünden hissetmektir.
Gerçek bir lider, önce kendi karanlığını tanır. Kendi öfkesine, korkularına ve düşünce kalıplarına ışık tutar. Çünkü içini aydınlatmadan dışı dönüştüremezsin. Bir hayali yaşamak, ancak önce o hayali olmakla mümkündür.
Hipnozun Adı: Alışkanlıklarımızı Kırmak
Zihin, adeta hipnotiktir. Her gün tekrar eden düşünceler, davranışlar, tepkiler... Her sabah aynı haberleri izlemek, aynı şikayetleri dile getirmek, aynı dertleri paylaşmak… Tüm bunlar bir hipnoz hali yaratır.
Ama uyanmak mümkün! Uyanmak, alışkanlıkların dışına çıkmakla başlar.
- Bugün farklı bir soru sor kendine.
- Bugün şikayet etmeden sadece gözlemle.
- Bugün herhangi bir etiketin olmadan var olmaya çalış.
İlk başta zorlanabilirsin. Çünkü zihin direnecektir. Ancak o direncin ardında gerçek özgürlük yatıyor.
Sonuç: Uyanmaya Hazır mısın?
Kendini bulmak kulağa büyük bir cümle gibi gelebilir. Oysa mesele, zaten olduğun kişiyi hatırlamaktan ibaret.
- Zihin sustuğunda kim kalıyor geriye?
- Unvanlar düştüğünde seni ayakta tutan ne?
- Düşünceler dağılınca içinden yükselen o sessizlikte ne var?
Gerçek, düşüncenin içinde değil, onun ötesindedir. Ve o gerçeği bulmak için tek bir şeye ihtiyacın var: Kendinle dürüstçe yüzleşmek.
Bu düşünceler seni de harekete geçirdi mi? Gerçek kimliğini hatırlama yolculuğuna çıkmaya hazır mısın?
Yorumlar
Yorum Gönder