Travma ile Yüzleşmek Gerçekten Çözüm mü? Rahatlama İçin Terapi Şart mı?

Travma ile Yüzleşmek Gerçekten Çözüm mü?
Travma ile Yüzleşmek Gerçekten Çözüm mü? Rahatlama İçin Terapi Şart mı?

Bir orman yangını düşünün. Alevlerin kaynağını bulduğunuzda—belki bir kibrit veya çakmak—yangın kendiliğinden söner mi? Elbette hayır. Travma da tıpkı bu örnekteki gibi: Tetikleyiciyi keşfetmek, sorunu ortadan kaldırmaz. Peki neden psikoloji dünyası “travma ile yüzleşmeyi” bir çözüm reçetesi olarak sunuyor? Belki de cevap, sandığımızdan daha basit…

Travma Bir Sebep Değil, Tetikleyicidir

Travmalar, geçmişte köklenen ve bugünkü duygusal tepkilerimizi ateşleyen kıvılcımlardır. Ancak bir kıvılcımı bulmak, yangını kontrol etmek anlamına gelmez. Zira geçmişe zaman yolculuğu yapıp o anı değiştiremeyiz. Travma ile yüzleşmek, sadece duygusal bir katarsiz (boşalım) sağlar. Bu, bir süreliğine rahatlama hissi yaratabilir, tıpkı bastırılmış bir hikayeyi anlatınca hissedilen geçici ferahlık gibi.
Katarsiz mi, Pazarlama Stratejisi mi?

Terapi seanslarında yaşanan rahatlamanın “tedavi başarısı” olarak sunulması, özellikle travmasını ilk kez anlatan kişiler için etkileyici görünebilir. Ancak bu etki, aslında insan psikolojisinin doğal bir tepkisidir. Tıpkı hamamda keselenmek, sıcak bir sohbetle dertleşmek veya tempolu bir yürüyüş sonrası hissedilen rahatlama gibi… Hatta bilimsel veriler, düzenli egzersizin (günde 1 saat tempolu yürüyüş gibi) kaygıyı %60’a varan oranda azalttığını gösteriyor. Peki neden terapi “mucizevi” bir çözüm olarak pazarlanıyor?

Rahatlama İçin Terapiye Mahkum Değiliz

İnsan beyni, çeşitli yollarla sakinleşmeye programlıdır. Örneğin:

  • Fiziksel Aktivite: Endorfin salgılayarak stresi azaltır.
  • Sosyal Bağlar: Güvendiğiniz biriyle sohbet, yalnızlık hissini kırar.
  • Rutinler: Alışveriş yapmak, masaj, tatil veya dua etmek gibi basit eylemler bile zihni resetler.

Bu aktivitelerin hiçbiri “terapi” etiketi taşımaz, ancak etkileri göz ardı edilemez.

Terapi Neden Bu Kadar Popüler?

Cevap, toplumun “hokus pokus”a olan inancında yatıyor. İnsanlar, belirli bir protokolle (seanslar, testler, uzman jargonu) sunulan çözümleri daha “geçerli” sanıyor. Oysa rahatlama, bir kitap okurken veya deniz kenarında yürürken de hissedilebilir. Terapinin özel kılan şey, sistematik bir güven hissi yaratmasıdır. Ancak bu, alternatif yöntemlerin değersiz olduğu anlamına gelmez.

Çözüm: Kendi Reçeteni Kendin Yaz

Travma ile yüzleşmek, bazıları için adım atma cesareti sağlayabilir. Ancak unutmayın:

  • Geçmişi değiştiremezsiniz, ama bugünün ritmini belirlersiniz.
  • Terapi bir seçenektir, ama tek çözüm değildir.
  • Ruhsal iyileşme, kişiye özeldir. Kimi için dua, kimi için doğa yürüyüşü, kimi için de sanat terapidir.

Son Söz: Yangını Söndürmek İçin Suya İhtiyacınız Var, Kıvılcımın Kaynağına Değil

Travma odaklı yaklaşımlar, kök sebebi bulma konusunda takıntılıdır. Oysa bazen yangını söndürmek için geçmişin izini sürmek yerine, bugünün kaynaklarını kullanmak gerekir. Siz de rahatlamak için illa “profesyonel yardım” şart diye düşünmeyin. Belki çözüm, yıllardır ihmal ettiğiniz bir hobinizde veya çocukluk arkadaşınızla kuracağınız bir telefonda saklıdır…

Ruhunuzu besleyen her şey, terapötiktir.

"Bu yazı, İzzet Güllü’nün Olabilir kitabından esinlenerek, modern terapi yaklaşımlarına alternatif bir bakışla kaleme alınmıştır.

Yorumlar