Duygusal Şiddet Ve Etkileri

 

Duygusal Şiddet ve Etkileri
Duygusal Şiddet ve Etkileri

Duygusal şiddet: İnsanın kendisini değersiz ve yetersiz hissetmesine neden olan, ruhsal çöküntü sürecidir. Çevresindeki insanların olumsuz etkileri, kişinin ruhsal dünyasını ele geçirerek yavaş yavaş çürütür. Aşağılayarak, sürekli eleştirerek, hakaret ederek, ne yaparsa yapsın hiç memnun olmayarak, sözlü baskı yoluyla kişiyi kontrol altına almaktır.

Kişi: Ne kadar akıllı, harika, becerikli, başarılı olursa olsun; kendini yetersiz, beceriksiz, suçlu, özgüvensiz hisseder. Şiddeti uygulayan ise, mağdura, vicdani baskı yükleyerek, kendini aklar.

Duygusal şiddet, çalışma arkadaşlarımızdan, okuldakilerden, ailemizden, akrabalarımızdan, çok sevdiğimiz eşimizden- sevgilimizden ve çocuklardan gelebilir. Farklı biçimlerde ortaya çıkan duygusal şiddetin en çok karşılaşılan sebebi şunlardır.

Agresif Davranışlar Gösterme

  • Fiziksel özellikler davranış biçimleri ile alay etmek

Lakap takma: sıska, şişko, geri zekâlı, aptal gibi. Karısına "şişkom" diyen bir erkek, bunu şaka olarak görse de, karısı bundan rahatsızsa, bu bir duygusal şiddettir. Karısı, sadece "söyleme" dese bile, alacağı yanıt; "ne kadar da alıngansın" olacak ve şiddet devam edecektir.

Bağırmak, emir vermek, suçlamak, aşağılamak, bir şeylerden sorumlu tutmak, tehdit etmek, ( parasız bırakmakla, terk etmekle, küsmekle, fiziksel şiddetle ), bunların hepsi duygusal şiddetin açıktan yapıldığının göstergesidir.

Bazen bu saldırgan tutum biçim değiştirerek, "Yol gösterme ve çözüm bulma" şeklinde de kendisini gösterir. Duygusal şiddet uygulayan kişi, hakimiyeti ele alarak: iyiyi kötüyü, haklıyı haksızı, doğruyu yanlışı, kendi bildiklerine göre dayatması ve algı oluşturması, sıkça rastlanır.

Bu tür ilişkiler sağlıklı değildir, çünkü şiddeti uygulayan kişi, karşısındakini denk ve özgür bir birey olarak görmez. Kısaca, kendisi karar verir, akıl verir, ceza verir.

Uzayıp giden benzer genelleme sözleri ile kişiliğin suçlanması, karakter için bir cinayettir. Kişi, hataları ve yanlışlarıyla sürekli suçlanır. Mesela unuttuğu bir şey sonucunda aldığı tepki: sen hep böylesin, yetersizsin aptalsın... gibi. Yaptığı hataları sadece kendine özgüymüş gibi düşünmesine neden olan bu durum, kişinin kendine olan güvenini de yıkar.

"Bu hatayı sadece ben yapıyorum, yanlış olan benim, kusurlarımın bir şekilde düzeltilmesi gerek..." Bu düşünceler kişide, duygusal şiddet uygulayan tarafın hatalı davranışlarını düzeltme isteği oluşturur. Tekrarlayan bu durum, gün geçtikçe kişiyi esir alır. Mesela: Geçmişten gelen şiddet sonucu travmatik bir durum varsa, yüksek ses tonu karşısında tedirgin olan kişi, pasif kalarak siner ve karşı tarafa, " sen ne istiyorsan yaparım, yeter ki bağırma "mesajını verir. Hatalı davranışı engelleme ve düzeltme kaygısıyla, istekleri yerine getiren kişi, büyük bir girdaba düşer. Çünkü karşı taraf bu durumun işe yaradığını fark ederse, diğer tarafı sindirmek ve kullanmak için sıklıkla bu yönteme başvurur.

Utandırmak- Rencide Etmek

Duygusal şiddetin başka bir boyutu da, sevdiğimiz insanlar tarafından toplum içinde, utandırılmak. Şiddet uygulayan taraf, kişinin kusurlarını ve önemsiz hatalarını başkalarının yanında dile getirir. Anne babanın sözleri de olabilir; " Dersle alakası yok, çalışıyor gibi yapıyor ama başka şeyler peşinde, akşama kadar oyun oynuyor. "Başkalarının yanında rencide olmaya sebep olan bu söylemler, duygusal şiddetin göstergesidir.

Küçümseyerek Yaklaşma

Burada şiddet uygulayan kişi, olumsuz olayı kabul eder ama muhatabında ortaya çıkan kırıcı sonuçları küçümser. "Amma da hassassın!, "abartma", ne kadar da alıngansın"... gibi sinsice gelen bu şiddet sonucu kişi kendisiyle çelişkiye düşer, duyguları karışır ve gerçeklik algısını kaybeder.

Yok Saymak

Pasif agresif şiddet olarak nitelendirebileceğimiz bu durum, duygusal şiddete maruz bırakır. Yapması gereken şeyleri bilerek yapmayan kişi, karşı tarafa zarar verir. Mesela; Beraber vakit geçirmesi gerek, yapmıyor; sevgi göstermesi gerek, yapmıyor; halini hatırını sorması gerek, yapmıyor; taraflardan biri böyle davranması pasif bir öfkenin sonucudur. Mağdurun üstüne giderek, kızarak değil; kendini geri çekerek, çok fazla göze çarpmadan, yapması masumane görünse de, bu bir duygusal şiddettir. Mimikleriyle, ses tonuyla ya da isim takarak yaptığı gizli aşağılama sonucunda, mağdurdan gelen tepkiye karşı "Ne diyorsun"!, "Anlamadım!, "Nereden aklına geliyor bunlar!" ya da "ben öyle bir şey demedim!" gibi tepkiler verir. Haber vermeyebilir, kolayca terk eder, aramaz. Mağdur olan taraf, bu duruma bir anlam veremez, kendini suçlar ve kendinden şüpheye düşer.

İnsan: Kişiliği ve karakteri ile onları oluşturan parçaların bütünüdür, kendine özgüdür. Bu durumda ise ortaya koyduğu çabaları, davranışları, duygu ve düşünceleri, hayalleri bastırılmış olur.

Şaka Yolu İle Maruz Kalınan Duygusal Şiddet

Şakacı insanlar tarafından kullanılan bu tür, fazlasıyla baskı hissettirir ve kişiyi sindirir. Bu kişiler; kötü, acımasız sözleri dile getirme cesaretini, neşeli olmaktan ve gülerek söylemekten alırlar. "Benimle nasıl böyle konuşuyorsun?" diye karşılık aldıklarında ise, savunmaları hazırdır: "Ya ne kadar da alıngan insansın, alt tarafı şaka" gibi tepkilerle, acımasız sözlerine devam ederler. Bu kişiler hakkında, "Aslında iyi niyetli ama kırdığının farkında değil, şakacı bir insan sonuçta" gibi düşünmek yanlıştır. Unutulmamalıdır ki, olumsuz duygulara maruz kalmak ve kendini kötü hissetmek, duygusal bir şiddetin kanıtıdır.

Kontrol Manyaklığı

Aşırı kontrol deliliğine bırakılmak duygusal bir şiddettir. Özellikle kadın erkek ilişkilerinde durum oldukça vahimdir. Taraflardan biri diğerini aşırı derecede kontrol altına almaya çalışırken; diğer taraf, kendi benliğinden uzaklaşır ve kendini sorgular hale gelir. Mesela; şiddet uygulayan kişi, hareketlerini sınırlamak ve takip etmek için mağdurun izni olmadan telefonuna uygulamalar yükler, telefonunu durmadan kontrol eder; bu planlı ve kontrollü baskı ise kişinin benliğini sarsarken, özgüvenini de alıp gitmiş olur.

Sürekli olarak dar bir alanda kalan tanımlamalara maruz kalmak, diğer bir duygusal şiddet türüdür. "Sen beni hiç bir zaman anlamıyorsun", "Sen hep böylesin, beni çok üzüyorsun"... gibi. Şiddet uygulayan kişi, kafasındaki önyargılar ile mağduru, aslında olmadığı bir şekle sokmaya çalışırken, suçlamaları da beraberinde gelir. Mağdur ne söylerse söylesin, şiddeti uygulayan kişinin kafasındaki o şekilden çıkamaz. Ne yaparsa yapsın karşı tarafa ulaşamaz. İşte bu oluşan çaresizlik hissi; duygusal şiddet olarak geri döner ve kişiye zarar verir.

Duygusal Şiddet Zamanında Anlaşılmazsa

İnsan, bilinçsiz ve savunmasız bir şekilde bu duruma sürekli olarak maruz kalır. Kişide, çok ağır sorunlar çıkabilir: Özgüven eksikliği, sürekli suçlu gibi davranma, depresyon, ölüm isteği, bağımlılık (madde ve alkol) duygu bozuklukları gibi. Yaşadığı denge bozukluğunun duygusal şiddetten kaynaklandığının farkında olmayan kişi, bunun yerine; kendisini suçlar, yetersiz görür ve her şeyde başarısız olduğu sonucuna varır.

Bedensel olarak sürekli yorgundur, uykusuzluk ve beslenme (çok yeme yada az yeme) problemi yaşar. Vücudunda yayılan ağrılar ve sağlık problemlerine rastlanır. Öfkesini kontrol etmekte güçlük çeker. Duygusal şiddete maruz kalan kişi bunu öğrenerek, alışır ve bunu kendisi de uygular. Bu davranışa aşina olduğu için böyle kişileri hayatlarına alabilir. Aynı zaman da kişi, şiddete yatkın insanlar tarafından cazip bir seçenek olabilir.

Duygusal şiddet, güvendiğimiz, değer verdiğimiz en yakınlarımızdan gelir. Şiddeti yapan taraf, mağdurun kendine bağımlı olması için, her şeyi yapar. Dışarıdan bakıldığında çok ilgili görünebilir ama içerde mağduru mahveder. Kişiyi tahrik edip sonrasında onunla alay edebilir. Mağdura, ara ara iyi davranarak onu inandırıp, her şey normalmiş gibi gösterebilir; sonra tekrar şiddet baskısına devam eder. Kendisi her şeyi yapabilir; kızar, üzer, yorar, küser; mağdur yaptığında ise bunu huysuzluk ve sorun çıkarma görür. Kendisinin sorunu olduğunu kabul etmez, mağdura sürekli tedaviye ihtiyacı olduğunu söyler.

Ne yazık ki, duygusal şiddet, hayatımızın her alanında var. Bunun bilincinde olunmazsa, yaşama sevincinin kaybolması ve hayat kalitesinin düşmesi kaçınılmaz olur. Sorunlar her zaman olacaktır elbette. İlişkilerdeki anlaşmazlık kişilerin duygularına duyarlı olmasıyla sevgi, saygı, akıl ile sağlıklı bir şekilde çözülür. Yaşadığımız şiddetin farkında olmazsak; karşı tarafın sevgisinden dolayı böyle yaptığını düşünmeye devam ederiz. Önemli olan bunu anlamak ve adını koymak, ancak o zaman bundan kurtulabiliriz. Çünkü insan, bildiği şeyle daha iyi savaşır ve kendini korumaya alır.

Bu Yazının da amacı bu değil mi zaten? Duygusal şiddetin varlığını anlayabilmek için farkındalık oluşturabilmek.

Yazar: Ümmügül Güven

Yorumlar

  1. Süper olmuş. Size çok teşekkür ederim. Çareme derman oldunuz. Yazılarınız çoğunu bekleyeceğim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder